“Çam sakızı çoban armağanı” deyimini mutlaka duymuşsunuzdur. Birine verilen hediyenin, söz konusu kişiye layık olmadığını ancak hediyeyi veren kişinin gücünün ancak böyle bir hediyeye yettiğini belirten bu deyimin halk arasında sıklıkla söylendiğini savunmak mümkün. Eskiden çobanlar, ormanlardan çam sakızı toplayıp sevdiklerine hediye ettikleri için böyle bir deyiş mevcut.
Çam sakızı; doğadan elde edildiği için ve herhangi bir ücret ödenmediği için eskiden hediye olarak çok uygun görülmese de aslında faydaları ile sevdiklerinizi düşündüğünüzü gösterebilmenin en güzel yollarından biri olabilir.
İçeriğimizi okuduktan sonra sizin de çam sakızı ile ilgili fikirlerinizin değişeceğinden ve bu mucizevi doğal kaynağı evlerinizden eksik etmeyeceğinizden eminiz. İşte pek çok ağaç türünün bir arada bulunduğu doğanın koynundaki Çam Otel tarafından hazırlanan, çam sakızına dair bilmenizde fayda olan noktalar...
Çamgiller familyasından genellikle ladin ve köknar ağaçlarının kabuklarının arasında kendiliğinden oluşan ve küçük yuvarlak şekillere sahip olan çam sakızları, ağaç gövdesindeki çatlakların kapanması ve ağacın zarar görmemesi için üretilir. Ağacın yanı sıra insan sağlığı için de son derece yararlı olan bu özsu, el ile tek tek toplanarak elde edilir. Çam sakızı toplamak için ağacın hasarlı bölümleri aranır ve bu bölgeyi onarma işlevi gören çam sakızına ulaşılır.
Yüksek rakımlı bölgelerde rastlanan çam sakızları, ülkemizde en yaygın olarak Artvin şehrinin Borçka ilçesinde görülür. Sarımsı bir renge ve bala benzeyen bir kıvama sahiptir. Tadı ise acımsı ve keskindir. Bu ağaç özütünün sakız olarak anılmasının temel nedeni, bir sakız gibi çiğnenebilir yapıda olmasından kaynaklanır.
Doğada misket formunda bulunan çam sakızı, ağızda bir süre çiğnendikten sonra mor renge dönüşür, giderek sertleşir ve biraz daha çiğnendiğinde ufalanarak toz haline gelir. Günümüzde kıymeti çok bilinmeyen bu besin kaynağı, şifa deposu olarak görülebilir. Eşsiz özellikleri ve sunduğu faydalardan dolayı tıp alanında çam sakızından faydalanıldığı görülebilir.
Çam türleri hakkında detaylı bilgi sahibi olmak için Çam Ağacı Çeşitleri ve Türleri adlı içeriğimize göz atmanızı tavsiye ederiz.
Bu özel madde, “çam sakızı çoban armağanı” deyimini söyleyerek çam sakızının değerini küçümseyenleri mahcup edebilecek kadar benzersiz bir sağlık kaynağı. Çam sakızının en çok bilinen faydası, sanıyoruz ki çiğnendiğinde dişlerdeki kalıntıların temizlenmesini sağlamasıdır. Ancak sizi garanti ederiz ki bu ağaç özütü, bundan çok daha fazlasıdır.
Hiç şüphesiz ki ağız içinde oluşan zararlı plakların yok olmasını destekler, buna ek olarak diş eti sorunlarının giderilmesinde de rol oynar. Her ne kadar kıvamlı ve sert yapısından dolayı çiğnerken dişlere yapışsa da su içerek yapışan çam sakızlarından kolaylıkla kurtulunabilir.
Ayrıca çam sakızının kendine has yapısı, çiğnerken yüz kaslarını geliştirmeye yardımcı olur. Bu nedenle özellikle yüz felci geçiren kişilerin tedavisinde bir alternatif olarak çam sakızına başvurulduğu sıklıkla görülmektedir.
Diğer yandan sindirim sisteminin düzenlenmesini de kolaylaştırır. Çam sakızı, mide öz suyu için bir stabilizatör görevi üstlenir ve ph değerini düzenler. Bu yolla mide rahatsızlıklarının tedavisinde rahatlatıcı bir etkili bir rol oynadığı savunulabilir. Mide yanmasının başlıca nedenlerinden reflü gibi hastalıklara karşı mideyi koruyucu özelliktedir ve bu yönüyle hazımsızlığı giderip mideyi güçlendirdiği de söylenebilir.
Çam sakızının bir diğer öne çıkan faydası ise boğaz ağrısını yatıştırıp öksürük sorununu azaltmasıdır. Bunun için ağaç özütünü direkt olarak yemek yeterli olacaktır. Akciğer iltihaplarına karşı etkili olduğu da bilinen çam sakızı sesi açmaya yardımcı olur. Bunlara ek olarak, cildi besler, kırışıklıkları azaltır, cilt kuruluğunu giderir, dokuların yenilenmesine katkıda bulunur.
Bu özellikleri ile yanıkların ve yaraların iyileşmesinde mucizevi bir etkiye sahiptir. Yaralanan bölgede bakterilerin çoğalmasını ve yayılmasını engellediği için özellikle kampta, gezilerde ve sağlık kuruluşlarına uzak mesafede bulunan yerlerde ilk yardım ekipmanı işlevi görür.
Kozmetik alanında da özelliklerinden faydalanılan bu şifa deposu, parfüm yapımında ve istenmeyen tüylerden kurtulma kürü yapımında kullanılır. Ayrıca ayakkabıların su geçirmez hale getirilmesinde de çam sakızından yararlanılabilir. Suya dayanıklı bir yapıya sahip olan çam sakızını bu amaçla kullanmak için madde önce ısıtılır ve ayakkabıların altına sürülür. Bu sayede ayakkabı tabanındaki delikler onarılmış ve sızıntılar da önlenmiş olur.
Bir dizi faydası bulunan çam sakızının herhangi bir yan etkisine rastlanmamıştır. Ancak bu doğal kaynağı kullanırken hamile kadınların dikkatli olmasında yine de büyük fayda var. Ayrıca çam sakızı, aç karna çiğnendiğinde mide bulantısına neden olabileceği için mümkünse yemeklerden sonra tüketilmesini tavsiye ederiz.
Çam ağaçlarından elde edilen diğer bir doğal mucize olan çam terebentin yağı hakkında bilgi sahibi olmak isterseniz, Sağlığa Yararları Saymakla Bitmeyen Çam Terebentin Yağı Faydaları adlı içeriğimize göz atabilirsiniz.
Sofralarda çok sık görmediğimiz çam sakızı, yemek yapımında pek fazla kullanılmasa da aslında tat verici ve sağlıklı bir besin olarak tariflere eklenebilir. Özellikle kış mevsiminde bağışıklığı güçlendirmek için yemeklerde çam sakızı kullanımına başvurabilmek mümkün. Bu anlamda, keyifle yapıp ailenizle birlikte keyifle tüketmeniz için derlediğimiz çam sakızlı tariflere göz atabilirsiniz.
Başkente özel yöresel lezzetleri keşfetmek isterseniz Mutlaka Tadılması Gereken Birbirinden Leziz Ankara Yemekleri başlıklı içeriğimizi inceleyebilirsiniz.
Güveç yemekleri ülkemizde çok seviliyor ve zevkle tüketiliyor. Et ve sebzeyle yapılan bu güveç tarifini de çok seveceğinizden eminiz. Bu doğrultuda tarifi uygulamak için ihtiyacınız olanlar sırasıyla şu şekilde:
Tencereye öncelikle yapı alıp yemeklik doğranmış soğanlarınızı ve kuşbaşı etlerinizi yağda kavurun. Daha sonra salçayı, unu ve çam sakızını ekleyip hafif karıştırın ve ardından et suyunu ekleyin. Etleri bu şekilde yarım saat boyunca kaynamaya bırakın. Bu sırada, tenceredeki suyun üzerinde biriken köpükleri alın.
Sonra küp küp doğradığınız sebzelerinizi, arpacık soğan ve mantarlarla birlikte tencereye aktarıp tüm yemeği karıştırın. Daha sonra baharatları ekleyin. Yemeğiniz piştikten sonra servis edeceğiniz güveç kaplara bölüştürüp üzerlerine kabuklarını soyduğunuz domatesleri ve biberleri ekleyin. Son olarak güveçlerinizi fırında 180 derece ısıda yaklaşık 30 dakika daha pişirip sofraya hazır hale getirin.
Yemeklerden sonra afiyetle yiyebileceğiniz bir diğer tarifimiz ise çam sakızlı muhallebi. Alışık olduğumuz muhallebi türlerine benzeyen, ancak farklı bir aromaya sahip olan bu tarifi beğeneceğinizi umuyoruz. İşte sakızlı muhallebi için gereken malzemeler:
Tencereye aldığınız sütün üzerine şekeri ekleyip orta ateşte ısıtmaya başlayın. Ardından ezerek toz haline getirdiğiniz çam sakızlarını sütün içine ekleyip karışımı kaynamaya bırakın. Bu sırada ara ara karışımı karıştırın ki dibi tutmasın. Diğer yandan mısır nişastasını 1 su bardağı su ile iyice çırpın. Nişastanın su ile özdeşleştiğinden ve topak topak olmadığından emin olun. Ocaktaki sütünüz kaynamaya başladığında fıstıkları ilave edin.
Bunun ardından suyla karıştırdığınız nişastanızı kademeli olarak süte ekleyin. Nişastayı dökerken çırpma teli ile sütü devamlı karıştırmayı unutmayın. Karışımı 1-2 dakika daha kaynatıp ocağınızın altını kapatın. Tatlıyı içine dökmeden önce cam kabınızı suyla çalkalayıp ıslatın. Daha sonra kaba doldurduğunuz tatlınızı buzdolabında en az 4-5 saat soğutun.
Tatlının ideal soğukluğa ulaştığından emin olduğunuzda keserek servise hazır hale getirin. Dilerseniz tatlınızın üzerine meyve sosu dökebilir, çilek dilimleri ile süsleyebilirsiniz.