Kendinizi hiç sebep yokken aşırı kaygılı, sıkıntılı, gergin mi hissediyorsunuz? Sürekli kötü bir şey olacak beklentisiyle mi yaşıyorsunuz? Dikkat, anksiyeteden muzdarip olabilirsiniz! Peki anksiyete nasıl geçer?
Herkes zaman zaman kaygı duyar, fakat normal ve gerekli düzeyde kaygı ile anksiyete arasında belirgin farklar bulunuyor. Anksiyetenin normal kaygıdan farkı nedir?
Gündelik hayatı keyifle yaşamayı oldukça zorlaştıran anksiyeteye hangi durumlar sebep olur? Gelin yaygın olarak görülen bu psikolojik rahatsızlığı biraz daha yakından tanıyalım.
Anksiyete, halk arasında kaygı bozukluğu ya da evham hastalığı olarak bilinen psikolojik bir rahatsızlıktır. Kaygı, tehdit ve tehlike anlarında kendimizi korumak için harekete geçmemizi sağlayan, gerekli ve doğal bir sinyaldir. Pek çok kişi yaşamdaki önemli olaylar öncesinde kendini gergin hisseder. Bu normaldir.
Örneğin belli bir düzeyde kaygı hissettiğinizde sınavlarınıza daha iyi hazırlanabilir, trafikte tehlikeli bir durumda daha hızlı davranabilirsiniz. Anksiyete ise ortada tehdit oluşturan bir durum yokken dahi uzun süreli ve yoğun kaygı hissetme durumudur. Ciddi boyutlara ulaştığında günlük hayatınızı ve sosyal ilişkilerinizi olumsuz yönde etkiler.
Basit gündelik işleri yapmakta bile zorlanabilir, ev işleri, onarımlar, çocuklarla ilgili sorumluluklar, iş yükümlülükleri gibi durumları ölçüsüzce gözünüzde büyütebilir, hayatınızın kontrolden çıktığını hissedebilirsiniz.
Anksiyetik kişiler çoğu zaman olağan durumları abarttıklarının farkındadırlar, fakat kendilerini sakinleştirmeyi başaramazlar. Neyse ki anksiyete nasıl geçer sorusuna cevap olabilecek ve gündelik hayatta uygulanabilecek bazı yöntemler bulunmaktadır.
Anksiyete belirtileri fiziksel ve duygusal belirtiler olarak ikiye ayrılır. Belirgin fiziksel belirtiler; nefes almada güçlük, boğulma hissi, kalp çarpıntısı, terleme, ağız kuruluğu, ellerde terleme, göz bebeklerinin büyümesi, sersemlik hissi, açık havada nefes alma ihtiyacı, çabuk yorulma, kas ağrıları, kusma, mide sıkıntıları, sık idrara çıkma, hatırlamakta zorluk çekme, konsantrasyonda zorlanma, uykuya dalma güçlüğü şeklinde sıralanabilir.
Anksiyetede en çok görülen duygusal belirtiler ise gergin ve huzursuz hissetme, kötü bir şey olacak beklentisi, özgüvensizlik ve değersizlik hissi, umutsuzluk, kontrolü yitirme duygusu, sürekli ağlama isteği, sosyal ilişkilerden ve endişe yaratan durumlardan kaçınmak ve ölüm korkusudur.
Siz de bu belirtileri altı aydan uzun süredir gösteriyorsanız bir uzmandan yardım almanız faydalı olabilir.
Hayatın doğası gereği herkes zaman zaman önemli dönüm noktaları, kayıplar, büyük değişiklikler yaşar. Endişe, üzüntü, yas gibi duygular da mutluluk, sevinç, coşku, haz duyguları kadar normaldir. Sağlıklı bir şekilde yaşandığında, olumsuz durumlar ve bunların yol açtığı zorlayıcı duygular bir süre sonra geçer.
Anksiyete durumunda ise olumsuz durumlar iyice büyütülüp içinden çıkılmaz bir hale dönüşür. Başınıza gelen kötü olaylar hiçbir zaman düzelmeyecek gibi hissedip umutsuzluğa kapılabilirsiniz.
Anksiyetenin nedenleri kesin olarak bilinmemekle birlikte uzmanlar başlıca etmenleri şöyle sıralıyor: Genetik faktörler, travma, sevilen birinin kaybı, iş-okul değiştirmek, ekonomik sorunlar, boşanma gibi stres yaratan durumlar, çocukluk döneminde fiziksel veya cinsel istismar, öfke ve bağımlılığa yatkınlık, iç çatışmalar, beyin kimyasındaki bozukluklar.
Anksiyete bozukluğu, yaygın anksiyete, panik atak, fobi, saplantı bozukluğu, sosyal anksiyete, travma sonrası stres olarak 6 tipte görülür.
Yaygın Anksiyete: Gündelik hayatta aşırı evhamlı dediğimiz kişiler bu gruba girer. Bu kişiler gündelik hayatta sürekli ve abartılı bir kaygı duyarlar. Her türlü durumda en kötü sonucu beklerler. Genellikle sağlık, para, iş, aile, insanlarla ilişkiler gibi konularda durumları aşırı abartıp hayatlarının kontrolden çıktığını hissederler ve paniğe kapılırlar.
Eve hırsız girmesi, deprem olması, sevdiklerinin ölmesi gibi içinde bulundukları anda var olmayan durumları kafalarında sürekli yaşarlar. Her 100 kişiden 5-6'sı hayatlarının bir döneminde yaygın anksiyete yaşar. Yaşlılarda görülme sıklığı daha fazladır.
Panik Atak: Ortada hayatı tehdit edici bir durum yokken kişi kendini aniden saldırıya uğramış hisseder, kalp atışları hızlanır, nefes alamaz ve bayılacağını sanır. Panik atak ani atak şeklinde gelir ve birkaç dakikadan birkaç saate kadar sürdüğü görülebilir.
Fobi: Belli bir nesneye, duruma, hayvana karşı duyulan mantık dışı, aşırı korkudur. Fobik kişiler bu korkunun saçma ve gereksiz olduğunun farkında olsalar da kendilerini denetleyemezler. Yaygın görülen fobiler arasında uçak korkusu, örümcek korkusu, kapalı alan korkusu, köpek korkusunu sayabiliriz.
Saplantı Bozukluğu: Saplantılı kişiler içlerindeki endişe hissini bastırmak için tekrar eden davranışlar gösterirler. Örneğin sık sık el yıkarlar, sürekli ocağın kapalı olup olmadığını kontrol ederler, giysilerini belli bir düzende katlamazlarsa rahat edemezler. Bu davranışlar ritüel halini alır ve yapılmadığında anksiyete artar. Bu kişiler ritüelleri yüzünden gündelik hayatta asıl yapmaları gereken işleri aksatırlar.
Sosyal Anksiyete: Bu kişiler kalabalık önünde konuşmaktan, kalabalık davetlere katılmaktan, okulda, toplantılarda ön plana çıkıp söz almaktan aşırı derecede kaygı duyarlar. Bunun sebebi küçük düşmekten, başarısız olmaktan korkmalarıdır. Sosyal anksiyete zamanla toplumdan iyice uzaklaşarak içe kapanmaya, yalnızlaşmaya ve ağır depresyona yol açabilir.
Travma Sonrası Stres: Trafik kazası, cinsel istismar, doğal afetler, aile içi şiddet, yakınların ani ölümü, savaş gibi korku ve çaresizlik yaşatan durumların ardından, kişinin o anları tekrar tekrar yaşamasıdır.
Bu kişiler fiziksel olarak iyileşseler bile ruhsal olarak iyileşmemişlerdir. Uykusuzluk, kabuslar, gelecek ile ilgili plan yapamama, topluma yabancılaşma, olayı hatırlatan durumlarda yüzleşmekten kaçma, sürekli olayın tekrarlanacağı endişesi duyma gibi belirtiler gösterirler.
Yaygın anksiyete gibi bazı anksiyete durumlarında kendi kendinizi tedavi edebilirsiniz. Bunun için iyileştirici doğal yöntemleri deneyebilirsiniz. Belli bir süre vazgeçmeden uyguladığınızda içinizdeki aşırı endişeyi dindirebilecek, rahatlatıcı önerilere birlikte göz atalım:
Bilimsel çalışmalar, yoga ve meditasyonun anksiyete yüzünden bozulan sinir sistemini rahatlattığını gösteriyor. Yoga ve meditasyon teknikleri anda kalmayı kolaylaştırdığı için, geleceğe yönelik kaygılarınızı dindirmeye yardımcı olabilir.
Günde yarım saatinizi yoga ve meditasyona ayırarak hem bedeninize hem zihninize rahat bir nefes aldırabilirsiniz. Bu tekniklerin etkilerini hemen göremezseniz endişelenmeyin ve kendinize zaman verin. Düzenli olarak yaptığınızda iki üç ay içerisinde faydalarını görmeye başlayacaksınız.
Aşırı kaygı ve panik anlarında derin nefes almak ve nefesinize odaklanmak, atak süresini kısaltır ve zihninizi endişe kaynağı düşüncelerden uzaklaştırmaya yardımcı olur. Böyle anlarda sadece durun, içinize dönün ve nefes alıp verişinizi takip edin.
Nefesiniz burnunuzdan girip çıkarken hissettiğiniz serinliği ve sesi fark etmeye çalışın. Kısa süre sonra zihninizin yavaş yavaş rahatladığını, endişelerinizin uzaklaştığını göreceksiniz. Nefes egzersizini günlük alışkanlıklarınızdan biri haline getirin.
Stres yönetimini kolaylaştıracak farklı nefes egzersizlerini öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Açık havada, doğada bol bol vakit geçirin. Size iyi gelen yerlerde, birlikte zaman geçirmekten keyif aldığınız insanlarla görüşmeye özen gösterin. Günde en az yarım saati kendinize ayırın.
Alternatif bir yöntem olarak, şehir hayatının koşuşturmacasından biraz uzaklaşıp kendinizi şifalı termal sulara bırakmak, hem zihninizi hem bedeninizi rahatlatmak için Çam Otel'deki yerinizi hemen ayırabilirsiniz. Çam ormanları arasındaki Kızılcahamam termal otelimiz, tertemiz havası ve kusursuz hizmet anlayışıyla size huzur dolu anlar yaşatmak için daima hazır.
İlgi alanlarınıza uygun bir hobi edinmek de zihninizi olumlu şekilde meşgul edeceği için çok faydalı olabilir. Sevdiğiniz, keyif aldığınız bir şeyle uğraşırken odaklanmanız ve içinde bulunduğunuz anda kalmanız daha kolay olur.
Resim, seramik gibi sanatsal faaliyetlere katılabilir, bahçe düzenleyebilir, bir enstrüman kursuna yazılabilirsiniz. Koronavirüs ile mücadele ettiğimiz şu dönemde birçok çevrimiçi kurs olanağı bulabilirsiniz. Günlük tutmak da rahatlamanıza yardımcı olacak yöntemlerden biridir.
Düzenli egzersizi hayatınızın bir parçası haline getirmek zaman içinde anksiyetenizi hafifletmeye çok yardımcı olur. Egzersize başlar başlamaz ruh halinizin değişmesini beklemeyin, ama zaman içinde endişeli ruh halinizin olumlu ve kalıcı bir dönüşüme uğradığını göreceksiniz.
Yüzme, bisiklet, koşu gibi açık havada yapılabilen sporların çok faydasını görebilirsiniz. Sosyal fobiniz varsa, günümüzde çok yaygın olan koşu, bisiklet gruplarına katılabilir, aynı ilgi alanını paylaştığınız insanlarla zaman geçirerek özgüvensizlik, kalabalık korkusu gibi olumsuz ruh hallerinin üstesinden gelebilirsiniz.
Yeterli uykuyu almayı ve bol bol su içmeyi de unutmayın. Derin uykuya dalmakta zorlanıyorsanız uyku saatinizden 15 dakika önce bir fincan melisa çayı içmeyi, bir beze 3-5 damla aromatik lavanta yağı damlatıp, yatmadan önce aralıklı olarak koklamayı deneyebilirsiniz.
Doğal uçucu yağların rahatlatıcı etkilerini öğrenmek isterseniz Aromaterapi Nedir? Aromaterapi Ne İşe Yarar? başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.
Şekerin anksiyeteyi tetikleyen bir besin olduğu biliniyor. Beyaz şeker yerine doğal akçaağaç şurubunu deneyebilirsiniz. Tatlandırıcı, gıda boyası, mısır şurubu içeren gıdalardan da uzak durmanızı tavsiye ederiz. Mümkün olduğunca doğal beslenmeye, sebze ve meyve tüketmeye özen gösterin.
Kafein kalp atışlarını hızlandırarak metabolizmadaki stres hormonunu harekete geçiriyor. Bu da beynimize savaş sinyalleri göndererek anksiyete ataklarını güçlendiriyor. Eğer kahveden vazgeçmek sizin için zorsa bir anda kesmeniz daha fazla strese sebep olacaktır. Yavaş yavaş azaltmayı, kafeinsiz kahve içmeyi deneyin.
Alkol tüketimi ise kısa vadeli bir neşe ve rahatlama sağlasa da, etkisi geçtiğinde anksiyeteyi daha da güçlenmiş olarak geri döndürür. Bu yüzden, alkollü içecekler yerine doğal meyve suları ve bitki çayları tüketmeye özen gösterin.
Sigara da stresle başa çıkmak için başvurulan olumsuz yöntemlerden biri. Fakat araştırmalara göre sigara kullananlar kullanmayanlara göre daha fazla anksiyete bozukluğu yaşıyor. Bileşiminde bulunan kimyasallar anksiyete gelişimine sebep olabiliyor.